Yakutiye Medresesi Türk İslam Eserleri ve Etnografya Müzesi
Yakutiye Medresesi İlhanlı hükümdarı Sultan Olcayto döneminde Gazan Han ve Bolugan Hatun adına, Hoca Yakut Gazani tarafından 1310 yılında yaptırılmıştır. Anadolu’daki kapalı avlulu medreselerin en büyüğü olan Yakutiye Medresesi plan düzeni, dengeli mimarisi ve iri motifli süslemeleri ile Erzurum’un en gösterişli yapılarından biridir.
Yapının taç kapısı cepheden dışa taşmaktadır. Dört eyvanlı iç mekânda bulunan dikdörtgen avlunun orta bölümü mukarnaslı bir kubbe ile diğer kısımları ise sivri kemerli beşik tonozlarla örtülüdür.
Taç kapının yan yüzlerinde, silme kemerle çevrili nişler içinde pars ve kartal motifleri dikkat çekmektedir. Ajurlu bir küreden çıkan hurma yaprakları, iki pars ve kartal figürlerinden oluşan hayat ağacı Orta Asya Türkleri’nin önemli simgelerini bir araya getirmektedir. Basık kemerli ve oymalı olan taç kapının her tarafını kaplayan bezemeler, muhteşem bir görüntü oluşturmaktadır.
Yakutiye Medresesi’nin doğu duvarına bitişik inşa edilen kümbet, tuğladan yapılmıştır. Üzerinde üç penceresi bulunan yapı, külah ile örtülüdür. Avlunun sağ ve solunda karşılıklı beşik tonozlu altışar oda sıralanmıştır.
Bunlardan sağ köşedeki odadan aynı zamanda minareye çıkılmaktadır. Güneydeki tonozun üzerinde ise bu medreseye vakfedilmiş altı köyün ismini içeren vakfiye, mermer üzerine sülüs yazı ile asılmıştır, iç içe geçmiş geometrik motifler ve çinilerle bezeli minare, kabartma kordonlarla hareketli bir görünüm kazanmıştır.
Köşelerde yer alan kalın gövdeli minarelerden biri çok önceden yıkılmış veya hiç yapılmamıştır. Bu minarenin kaidesi konik bir külahla kapatılmıştır. Öğrenci ve hocaların odaları sınıf ve derecelerine göre belirlenmiştir. Bu nedenle her odanın girişinde farklı bir işleme dikkat çekmektedir. 1995 yılında restore edilen medrese, günümüzde Türk İslâm Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.